Bedensel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı, özel eğitim hizmetleri kapsamında destek eğitim kurumlarına devam eden bedensel (spastik ve ortopedik) yetersizliği olan bireylerin verilen özel eğitim hizmetinden etkili bir biçimde ve en üst düzeyde yararlanmalarını sağlamak amacıyla ülkemizde bedensel yetersizliği olan bireylerin gelişim özellikleri dikkate alınarak aşağıda belirtilen ilgili mevzuat hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Bu programın hazırlanmasında 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 3. maddesi ile 24/07/2008 tarihli ve 3793 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 25. maddesi dayanak teşkil etmektedir.
KABA MOTOR BECERİLER
İNCE MOTOR BECERİLER
Özür Grubunun Tanımı ve Özellikleri
Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası dönemde herhangi bir nedene bağlı olarak iskelet (kemik), kas ve sinir sistemindeki bozukluklar sonucu, bedensel yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybeden, toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük yaşamdaki gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan, bu nedenlerle korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye bedensel özürlü; bu duruma yol açan durumlara ise bedensel özürdenir. Bedensel özürleri nedeni ile sağlıklı kişilerden farklılaşan ve eğitim hizmetlerinden gereğince yararlanamayan bu bireylerde bilişsel, psiko sosyal ve duyusal gereksinimlerin yanı sıra hareket ve fonksiyonel yeteneklerin geliştirilmesi de büyük önem taşımaktadır.Çeşitli nedenlerle kaba ve ince motor gelişim becerileri olumsuz yönde etkilenmiş bu kişilerin kendilerinden beklenen fonksiyonel hareket ve becerileri yerine getirmeleri değişik derecelerde kısıtlanmıştır. Bu duruma yol açabilecek ve sıklıkla karşılaşılan nedenler aşağıda kısaca tanımlanmıştır.
Yapılan çalışmalar sonucunda bireyin;
Bedensel engelli bireylerin tanılanmış bedensel yetersizliğine ek olarak başka bir yetersizliğinin olması halinde, (zihinsel, görme, işitme vb.) birey için uygun kazanımlar belirlenerek bireysel ve grup eğitim programına dâhil edilmektedir. Ayrıca iyi bir rehabilitasyon programı için çok iyi bir değerlendirme ve takip gerekir. Program bu doğrultuda çocuğun ihtiyaç ve gelişimine göre kendini yenilemelidir. Merkezimizde her bireye özgü değerlendirme yapılır ve program belirlenir. Belirlenen aralıklarla bu program tekrar gözden geçirilerek yenilenir.
Fizyoterapide Amaçlar?
• Fizyoterapide çocuğa doğru hareket kazandırılarak, normal hareketi algılamasını sağlaması öğretilir.
• Çocuğa düzgün duruş teknikleri gösterilerek normal hareket gelişimi hedeflenir.
• Vücudunun en önemli komponenti olan gövde konrolü öğretilerek, düzgün vücut hareketliliği sağlanır.
• Böylece vücudu ile dış dünya arasında bağlantı kurmayı öğrenerek sosyal ilişkileri ve çevreyi algılaması amaçlanır.
Fizyoterapide Uygulama ve Teknikler
1.Nörogelişimsel Bobath terapisi
2.Yürüme - Denge - Koordinasyon eğitimi
3.Erken Rehabilitasyon
4.Kinezyotape Uygulaması
5.Uzay Terapi
6.Duyu – Algı Bütünlemesi
7.El Rehabilitasyon Programı
8.Refleksoloji
9.Manuel Terapi Teknikleri
10. Koruyucu Rehabilitasyon
Mikrosefali
Birincil mikrosefali nedir?
Birincil mikrosefali hamileliğin ilk yedi aylık döneminde bebeğin anormal gelişmesi nedeni ile ortaya çıkan küçük beyinli bebek doğumunu tanımlar. Birincil mikrosefali oluşumu nedenleri arasında Genetik yatkınlık, Karyotip bozukluklar, Down sendromu, Edward sendromu, Cri-du-chat sendromu, Cornelia de lange sendromu, Rubinstein taybi sendromu, Smith-lemli-opitz sendromu, doğumsal enfeksiyonlar, kimyasal ajanlar, ilaçlar ve metabolik hastalıklar gibi etkenler mikrosefali oluşumunda önemli etkenlerdir. Ayrıca iyonize radyasyon ile özellikle 4. ve 20. hamilelik haftaları arasında karşılaşmak mikrosefali oluşumunda önemli bir etkendir. Anne karnındaki bebek iyonize radyasyon ile ne kadar erken karşılaşır ise bebekte mikrosefali gelişme riski ve oluşabilecek hasarlar o kadar yüksek olur.
İkincil mikrosefali nedir?
İkincil mikrosefali gebeliğin son iki ayında veya prenatal dönemde oluşan bir hasar nedeni ile ortaya çıkan küçük beyni tanımlar. İkincil mikrosefali etkenleri arasında ise menejit ve ensefalit, beslenme yetersizliği, hamileliğin ilk 4-6. haftaları arasında anne adayında yüksek ateş oluşması ve hipoksik-iskemik ensefalopati gibi etkenler mikrosefali gelişiminde önemli etkenlerdir.
Mikrosefali Belirtileri
Mikrosefalili bebeklerin kafatasları normalden küçütür ve kafatasının küçük olması da beynin de küçük olmasına işaret eder. Fakat çocukta oluşabilecek beyin hasarını beynin boyutu değil altta yatan yapısal bozukluklar belirler. Mikrosefali sorunu olan bebekte gelişme geriliği, konuşma ve haretlerde etkilenme, denge ve koordinasyon bozuklukları, boy kısalığı, yüzde şekil bozuklukları, hiperaktivite, epilepsi, intellektüel yetersizlik gibi belirtiler görülebilir.
Nörolojik bir rahatsızlıktır. Otizm, beyin felci veya spesifik olmayan gelişme bozuklukları gibi teşhisi çok zordur.Dünyadaki çeşitli ırklarda ve etnik gruplarda rastlanmaktadır.
İlk defa 1964 yılında, Dr. Andreas Rett tarafından tanımlanmıştır. Dünya çapında tanınması ise Dr. Bengt Hagberg’in konuyla ilgili İngilizce yayınından sonra gerçekleşmiştir.X kromozomu üzerinde bulunan MECP2 geninin kusurlu olmasından dolayı oluşur.
Özellikle kız çocuklarında görülür. Bunun sebebi; erkeklerin 1 adet X, bir adet Y kromozomu taşımaları, oluşumda X kromozomunun kusurlu olanını kompanse edebilecek yedeği olmaması ve böylece MECP2 mutasyonunun erkek fetusun ölümüne yol açmasıdır. Kızlar ise erkeklerden farklı olarak 2 adet X kromozomu taşırlar.
Şimdilik, her 23 binde 1 doğumdan, 10 binde 1 doğuma kadar varan sıklıkla ortaya çıktığı bilinmektedir. En son keşfedilen genetik kanıtlarla bu sayı daha da artmış olabilir.6-18 aya kadar bebeğin gelişimi normaldir.
Rahatsızlık konuşma yeteneğinin ve el becerilerinin kaybına sebep olur. Baş büyümesinde yavaşlama ve sürekli tekrarlayıcı el hareketleri, el becerilerinin kaybı ve ellerini amaçlı kullanamama meydana gelir. Denge bozukluğu ve yürümede bozulma başlar.Bu el hareketleri; el yıkama, el bükme, eli bir yere hafifçe vurma, el çırpma, eli ağıza götürme gibi şekillerde kendini tekrar eder ve zamanla değişebilir.
Nöbet, nefes alma bozuklukları, diş gıcırdatma ve bel kemiğinin S şeklini alması (skolyoz) gibi problemler de ortaya çıkabilir.
RS’in bir ailede sadece bir kere ortaya çıkma durumu %99.5’tir,
Hastalığa veya komplikasyona karşı alınacak önlemler, çocuğun yetişkin yaşlara kadar hayatta kalmasını sağlar
Duyu Bütünleme Yöntemi
Çevremizdeki uyaranlar duyu organlarımız yolu ile algılanır ve beyine iletilir. Bu bilgilerin beyinde organize edilmesi ve kullanılır hale getirilmesine duyusal entegrasyon denir. Yaşamın ilk yedi yılında bir çocuk vücudunu ve çevresindeki dünyayı hissetmeyi öğrenirken bir yandan büyür ve daha aktif hale gelir. Farklı seslerin ne anlama geldiğini ve konuşmayı öğrenir. Çevresindeki sayısız nesnelerin ne olduğunu, diğer insanlarla ve fiziksel çevre ile nasıl etkileşim içersinde olduğunu öğrenir. Bu gelişim sürecinde yaşadığı tüm deneyimler çocuğa duyu bilgisi verir ve bu bilgiyi çocuğun etkili bir şekilde kullanabilmesi için çocuğun duyu bütünlüğünü geliştirmesi gereklidir.
Duyu bütünlüğü fonksiyon gelişimi doğal bir sırada ilerler ve her çocuk aynı temel sırayı takip eder. Bazı çocuklar daha hızlı gelişirken bazıları daha yavaş gelişir. Ancak bütün durumlarda aynı yol izlenir. Normal duyu bütünlüğü gelişimi sırasında sıkıntı yaşayan çocuklar hayatlarının ileriki dönemlerinde de sorunla karşılaşırlar.